Merhabalar,
Sizlerle paylaşmaya başlayacağım bu ilk yazıda biraz sizlere kendimi anlatmak, biraz yazacağım konuların nelerle ilgili olmasını düşündüğümden bahsetmek istiyorum.
Ben Ortaokul son sınıfa geçtiğim yaz okula yürüyerek gittiğim senenin son sene olduğunu bilmeden geleceğe yönelik planlar kuruyordum. O yaz dikkatimizi çekti ayağımdaki taban düşmesi... Ortopedik ayakkabı giyersem düzelir diye düşündük ailece fakat doktora görünmek gerek. Koştuğumda bu taban düşmesinden kaynaklı olarak tökezleyip düşmelerim oluyordu bazen. Hadi gidip bir doktora görünelim dedik. Çok ilgilendi doktorlar düşündüğümüzden çok... Ameliyat dediler... Şaşırdık (!) “Ne ameliyatı ortopedik ayakkabı verseniz düzelmez mi?”...Bir çok test sonucunda kesin karar verildi, Ameliyat olmam şartmış yoksa çok daha kötü olur tekerlekli sandalyeye bile düşebilirmişim.(!) Çok korktuk. İlerleyen bir hastalık, Kas Hastalığı teşhisi konulmuştu. “Hemen olsun bitsin” dedi ailem... Okulumdan da geri kalmadan hemen iyileşmeliyim... Hızlı bir ameliyat olsun kararı çıktı. Ben 13 yaşında kendi kararlarını veremeyecek bir yaştaydım. Ne oluyor bitiyor anlamıyordum bile öyle hızlı gelişiyordu ki süreç. Ayrıca ailem ve doktorlar benim için en iyisini biliyorlardır diye düşünüyordum. Hiçbir konuda görüş belirtmiyordum tek düşüncem biran bu sürecin bitmesi ve okuluma dönmekti. Ameliyatlar hiç öyle düşündüğümüz gibi çabucak bitmedi. Tek ayağımda vardı taban düşmesi ama diğer ayağıma da ameliyat yapıldı. Her iki ayağımdan da ameliyat oldum. 6 ay alçıda kaldı ayağım. Ayağımın önlerine demirler takılmıştı. Tekrar ameliyat oldum demirler çıkartıldı. 2 yıl sonunda ameliyat süreci bitmiş oldu. Fizik tedaviye gönderdiler. Artık koltuk değnekleri olmadan yürüyemiyordum. En son böyle kalacağımı öğrendim. Durumunu kabullen, hayatın bundan böyle bu şekilde denmesi tokat gibi yüzüme çarptı. Ne yapacağım ki ben böyle sakat sakat (!) Okula gidemedim. Evden dışarı bile çıkamıyordum. Uzun yıllar böyle evde kaderimle baş başa geçti. Evde bulunan tüm kitapları okuyor, televizyondaki her programı izliyor tek arkadaşım, psikoloğum doktum annemle paylaşıyordum yalnızlığımı.
Bunları yazarken o günlere döndüm adeta bir an olsun. Yıllar geçti o günlerin üstünden. O umutsuz kızdan bugün geriye pek birşey kalmadı. İnsan bilmediği şey karşısında güçsüzdür. Ben engelliliği zamanla öğrendim. Engelliliği tanıdıkça, öğrendikçe, kaderdaşlarımla tanıştıkça o umutsuz günlerimin de bilgisizlikten kaynaklandığını gördüm. Ailem de bilmiyordu hiçbirşey. Yıllarca kendimizi (ailece) hep iyileşeceğim diye kandırdık. İlk kabullenen ben “iyileşemeyeceğim(!)” diyen bendim. “Bu durumu kabullenelim ve bu durumda neler yapabilirim bunu bulalım” diyen de bendim. Ama yanımda benim bu günlere gelmemi sağlayan çok büyük bir desteğim vardı sevgili Anneciğim, hayat boyu hakkını ödeyemem.
Zamanla koltuk değneklerini de kullanamaz oldum, tekrar doktora gittiğimizde aradan 8 yıl geçmişti ve doktorlardan o dönemde yapılan ameliyatların yanlış olduğunu öğrendik. Yanlış teşhis ve yanlış tedavi... Hayatımı karartan bir yanlışlık(!) Hakkımızı aramalıyız ama nasıl?
Tekrar ameliyat olmalıydım çünkü omuriliğimde bir kitle vardı. Asıl o dönemde ayağımda oluşmuş olan taban düşmesi de bundan dolayı olmuş. Omuriliğimde o zamanlar oluşmaya başlayan kitle sinirlerden birine baskı yapmış ve bu baskıdan dolayı taban düşmesi olmuş. Ama anlayamadılar. Eğer anlaşılsaydı bugün engelli biri olmayacaktım belki de. Kim bilir? Kaderciyimdir de ben Kaderim demek ki bu benim. Yüce Rabbım böyle uygun görmüş. Hiç neden ben demiyorum? Çünkü kimin başına gelse Neden ben?der ama Yüce Rabbım beni uygun görmüş demek ki(!) Omuriliğimdeki Tümör alındı, ezilmiş sinirlerin tekrar eski halini alması çok zormuş ama yinede “yürüyebilirsin belki” dedi doktor. Ameliyatım son derece başarılı geçmiş.
Fizik Tedaviye gönderdi, maalesef Fizik Tedavi sonucu değiştirmedi ama beni değiştirdi. Ben artık başka bir insan olmaya başlamıştım. Tekerlekli Sandalye kullanmaya başlamıştım, bu Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Merkezinden ayrıldığımda yürüyemiyordum ama rehabilite olmuş bir bireydim artık. Tekerlekli Sandalye Kullanmayı da burda daha iyi öğrenmiştim.Yaklaşık 13 yıldır tekerlekli sandalye kullanıyorum. Tekerlekli sandalye kullanmaya başladıktan sonra hayatım daha aktifleşti diyebilirim. Tekerlekli Sandalye ile başlayan yaşamımdaki 13 yıla o kadar çok şey sığdırdım ki(!) 13 yıl öncesinde hayali bile mümkün görünmeyen bir hayatın içinde bulunuyorum şu anda.
Zamanla daha çok bahsedeceğim elbet bunlardan özetle bahsetmek gerekirse. Benim için en önemli şeylerden biri olan eğitimime kaldığım yerden başlayıp dışardan da olsa devam ettim. Şu anda AOF.Halkla İlişkiler Bölümü mezunuyum, AOF.İşletme 4.Sınıf öğrencisiyim. İnşallah hedefim bu yıl imtihanları vererek İşletmeden de mezun olmak. 11 yıldır çalışma hayatının içindeyim. Birkaç iş değişikliğimden sonra 7 yıldır Kamu da çalışıyorum Miniaturk’te Halkla İlişkiler Uzmanı olarak çalışıyorum. 2006 yılında evlendim, 11 aylık oğlum var. İstanbul Özürlüler Spor Kulübü Derneğinin Başkanlığını yaptım; İstanbul Özürlüler Müdürlüğü Ösha Projesi Koordinatörlüğünü yaptım, gönüllü çalışmalar içinde yer aldım ve almaya devam ediyorum. Lisanslı sporcuyum, tekerlekli sandalyede basketbol, yüzme vb. spor aktiviteleri içinde yer aldım. Bu çalışmalara da yine yazılarımda yer vermeye çalışacağım.
Aklıma gelen benim için önemli birkaç başardıklarımdı bunlar. Hayat öğretmeye devam ediyor ve benim hayattan daha çok beklentilerim ve yapmayı düşlediklerim var.
İçinde engelliliğin geçmediği bir yazıyı eksik yazmışım gibi hissettiğim için yazdığım yazıların içinde en iyi bildiğim şeyden yani engellilikten bahsetmemi de olağan karşılarsınız mutlaka. Engellilik yaşamımı dolduran, birlikte yaşadığım, asla şikayet etmediğim; Çünkü bana çok şeylerde kattığını düşündüğüm yaşamımın bir parçası.
Herkese gönül dolusu selamlarımı gönderiyorum.
Bir dahaki yazımızda görüşmek üzere.
Hoşçakalın.
Selma GÜRBEY TAŞDELEN
06.03.2008